Didim Özgürses Gazetesi | Yaşanılası bir Didim için

DÜNDEN YARINA MİLLİ EĞİTİMİMİZ (9)

 DÜNDEN YARINA MİLLİ EĞİTİMİMİZ (9)

         Yükseköğretim’de modernleşme, Atatürk’ün direktifleriyle 1933’te yapılan “Üniversite Reformu” ile başlamıştır.  Alman üniversite modelini örnek alan Mustafa Kemal Atatürk, Darülfünun’un kapatılıp, yerine İstanbul Üniversitesi’nin açılmasını sağladı. Bünyesinde; Tıp, Fen, Edebiyat, Hukuk ve İktisat Fakülteleri de açılan İstanbul Üniversitesi’nin ülkemizin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu modernleşme çalışmalarında Nazi Almanya’sındaki baskılardan kaçıp, ülkemize sığınan yabancı bilim insanlarının katkıları azımsanamaz. Üniversite kütüphanesinin ve fakülte kütüphanelerinin kurulması bu bilim insanlarının çalışmışları sonucunda gerçekleşmiştir. Aynı süreçte bu bilim adamları, derslerin serbest ortamda ve normal konuşma şeklinde anlatılması, günlük yaşamdan örnekler verilmesi yönteminin uygulanmasını sağladılar. Bu yöntem öğrencileri konuşmaya, düşünmeye, araştırma yapmaya ve soru sormaya yönlendiren aktif öğretim yöntemiydi. Ata’mızın Onuncu Yıl Nutku’nda, “Az zamanda çok işler başardık.” sözlerinde anlamını bulan başarıların önemli bir bölümünü eğitim alanındaki bu çalışmalar kapsamaktadır. Atatürk, Milli Eğitimimizin, 5 temel ilke doğrultusunda uygulanmasını ve geliştirilmesini hedeflemiştir. 1.Eğitim milli olmalıdır, 2.Eğitim bilimsel olmalıdır, 3.Eğitim laik olmalıdır 4.Eğitim karma olmalıdır, 5.Eğitim uygulamalı olmalıdır.

       “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin”, “Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir.” diyen Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, kendi çocuklarını yabancı ülkelerde ya da bu ülkedeki yabancı okullarda okutan, buna karşın “Bütün okullar İmam-Hatip okulu olsun.” diyen milletvekillerinin bulunduğu, iktidarların da bu din odaklı eğitim uygulamalarının  hedeflendiği günlere nasıl geldik?
         Türkiye çok partili sisteme geçtikten sonra, beş hükümet kurarak iktidarda kalan Demokrat Parti’nin yönetiminde, ABD’nin de eğitimi dinselleştirme direktifleri doğrultusunda İmam Hatip Okullarının açılması hız kazanmış, 1956 yılına gelindiğinde ise, tüm orta öğretim kurumlarının müfredatına seçmeli din dersi konulmuştu. Demokrat Parti’nin seçim öncesinde, din eğitimine önem verileceği konusunda halka verdiği vaatler sonucunda, okul sayıları başlangıçta imam ve hatip gereksinimine göre sınırlanırken, daha sonraları gittikçe çoğalmıştır.
        İktidarda kaldığı sürece iki kez Milli Eğitim Şûrası toplayan Demokrat Parti, kendinden önceki hükümetlerin eğitim çalışmalarına sürekli eleştirel bir tavırla yaklaşmış ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında oluşturulan kurumları ortadan kaldırmayı kendisine hedef seçmiştir.

    Halkevlerini, Halkodalarını ve de siyasi amaç taşıdığını öne sürdüğü Köy Enstitülerinin kapatılma sürecini tamamlamıştır. Özellikle laiklik ilkesinden ödünler verilmesi, plansız ve istikrarsız izlenen Milli Eğitim Politikası bu gün, eğitim alanında ülkenin yaşadığı olumsuzlukların ilk adımları atılmıştır.
      Yine bu dönemde; Erzurum’da Atatürk Üniversitesi, Ankara’da yüksek öğretmen okulu, İstanbul’da Yüksek İslam Enstitüsü, İzmir’de Buca Eğitim Enstitüsü açılmıştır.

 

 

 








Yorumlar

Yorum yazabilmek için giriş yapın. Henüz kayıt olmadıysanız yeni hesap oluşturun.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap!





Köşe Yazıları

REKLAM ALANI REKLAM ALANI REKLAM ALANI REKLAM ALANI